Ablamız kırklı yaşlarında. Oturduğu yerden kalkıp, yanında oturduğu abimize yüksek sesle "söylenerek"otobüsün arkasına doğru ilerliyor:
-Yeter be! Ne 46'lığımız kaldı ne bişe...
-Şerefsizsin oğlum sen!
-Senin ben ağzına ...........!
Ve daha neler...
Herkes ablanın raporunu elinde tutyormuşcasına tepkisiz. Ne yapsa yeridir kabullenmişliğindeler. Bir teyze sakinleştirmeye çalışıyor ablayı ama o da nasibini alıyor kalaydan.
Derken abla iyice çıkıyor şirazeden ve "herkes" alıyor nasibini "söylenme"lerinden:
-Hepiniz şerefsizsiniz!
-Bütün toplum şerefsiz!
-Hepinizin .......!
O ana kadar bütün vakarıyla yerinde oturmakta olan abimiz galeyana gelip ablamızın üzerine yürüyor:
-Şahsıma hakaret edebilirsin. Ama topluma, milletime..!
O an otobüstekilerin onu tutmayı bırakıp alkışlamasını mı bekliyordu çok merak ediyorum.
Derken ablamız sarılıyor telefonuna polisi aramak üzere. "Bu otobüste telefon kullanamazsınız" uyarısına nasıl kahkayı basmadım hala bilmiyorum.
-Memur bey şu anda Üsküdar-Ümraniye otobüsündeyim. Burda ayı gibi bir adam üstüme yürüyor. Otobüstekiler de akrabası galiba, onlar da üzerime yürüyor. Şikayetçiyim!
-........
-Şoför uzakta.
-.......
-Yok ben incem zaten şimdi.
Buna dayanamayıp gülüyorum işte. Abla da tam burnumun dibinde. Tırsmadım desem yalan olur.
Ankara İçin
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment